Sayfalar

Denizcilik Bankası Yeni Yıl Kutlaması

Bir zamanlar milli sermaye olan Denizcilik Bankası'nın 1973 yılı münasebetiyle dağıttığı ajandanın son sayfadaki kutlama mesajı.
<<==

Bankanın 1984'ten önceki tam ünvanı "Denizcilik Bankası T.A.O."dur. Turgut Özal'ın özelleştirme furyasında ABD'den apar topar ülkeye getirilen 30'lu yaşlarda dahîlerin başına getirildiği kamu bankaları batırılmış ve büyük bir iş başarılmıştır...!

Milliyet Ekonomi yazarı Zülfikâr Doğan'ın, Başbakanlık Basın-Yayın Genel Müdürlüğü'nün 2001 yılında düzenlediği “EKONOMİK PROGRAM VE TÜRKİYE’DE EKONOMİ GAZETECİLİĞİ” seminerinde yaptığı konuşmasının bir bölümünde kamu bankalarımızın batırılma(!) operasyonunun nasıl gerçekleştirildiğine dair görüşleri şöyle.

"Yine şöyle bir geriye gittiğimiz zaman, inanın, Cumhuriyeti kuranlar ekonomiyi, bugün bu ülkenin ekonomisini yönetenlerden, büyük kısmı yurtdışında ekonomi mastırı, doktorası yapmış insanlardan çok daha iyi biliyorlardı. Çünkü, harpten çıkmış bir ülkenin ekonomisini ayağa kaldırmak için nerede ne yapmaları gerektiğini o kadar güzel planlamışlardı ki. İşte sanayi alanında bugün kambur olarak nitelendirilen KİT’lerin hepsi o dönemde kuruldu. Bugün Türkiye tekstil sektöründe dünya çapında iddialı bir hale geldiyse, Sümerbank'ın yıllarca Türk tekstil endüstrisine bir okul vazifesi görmesindendir. Bugün özel sektördeki en büyük tekstil ve konfeksiyon şirketlerinin hepsinin ya kurucusu ya da ilk yöneticileri mutlaka Sümerbank kökenlidir. Aynı şekilde madencilik alanında, Etibank’ı kurdular. Çünkü bir ülkenin yeraltı zenginliklerinin işlenmesi de çok önemliydi. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke, Osmanlı döneminde dünya denizlerine hükmetmiş bir ülke, ama denizlerinde egemenliğini yitirmişti. Deniz ulaşımı en ucuz ve en güvenli ulaşım yollarından birisiydi. Denizcilik Bankasını kurdular. Müteahhitlik sektörünü, alt yapı işlerini ülkede genişletmek, Türk iş adamlarının bu sektörde deneyim sağlamasını sağlamak amacıyla Emlak Bankası’nı kurdular. Biliyorsunuz, Emlak Bankası’nın ilk kuruluştaki ismi, Emlak ve Eytam Bankası’dır. Yani harpte anasını babasını yitirip, evsiz barksız kalan yetimler için de ev yapılması, korunaklar, barınaklar yapılması amacıyla da kurulmuştur. Yani Cumhuriyeti kuranlar hiçbir şeyi laf olsun, sırf birileri istiyor veya dünyada da bunun bu örneği varmış diye yapmadılar. Gerçekten Türkiye'nin o günkü gerçeklerinden yola çıkarak, o günkü ihtiyaçlarından yola çıkarak, bu ülkenin kalkınması, hedeflenen müreffeh toplumlar seviyesine gelmesi için gerekenleri yaptılar. Ama 1980’li yılların ortasından itibaren, az önce bahsettiğim bu bilinçli stratejiler ve politikalar sonrasında, Amerika'dan her birinin birbirinden zeki olduğu söylenen bankacılar getirildi Türkiye'ye. 30 yaşında, 35 yaşında, 28 yaşında ve bu bankacılar, Cumhuriyetin 50 yıllık, 60 yıllık, 70 yıllık bankalarının başına Genel Müdür yapıldılar. Hatta çoğunun yaşı, kamudaki hizmeti veya bankalar kanununa göre gerekli nitelikleri de tutmadığı için bir gecede kanun gücünde kararnameler çıkartılarak, üniversitedeki öğrencilik yaşamları da çalışma yaşamı sayılarak bunlara genel müdür olabilmeleri için gerekli yollar açıldı. Sadece bir örnek vereceğim. Bülent Şemiler vardı, hatırlarsınız, bayağı ünlü ve popüler bir bankacıydı. Amerika'dan geldi, önce Anadolu Bankası’nın başına geçirildi. Altı ay sonra Anadolu Bankası’nı batırdı. Anadolu Bankası battı ve Emlak Bankası’yla birleştirildi. Bülent Şemiler Emlakbank'ın Genel Müdürü oldu. Emlakbank’ın başından ayrıldı, Türkiye'nin çok zengin ailelerinden, Eliyeşillerin kızıyla evlendi ve onlara da bir banka kurdu. Impex Bank. Şu anda o banka da battı, 1994 krizinde... Daha sonra Emlakbank'ın başına yine cevval bir bankacı, Amerika'da yetişmiş, Şemiler'in okul arkadaşı Engin Civan getirildi. Engin Civan nerede şimdi hepiniz biliyorsunuz. Denizcilik Bankası’nın başına, adıyla maruf, Deniz Deniz isminde 30 yaşında bir bankacı getirildi Amerika'dan. Denizcilik Bankası battı, Deniz Deniz de IMF Dünya Bankası toplantıları için gittiği Singapur'da bir otel odasında aşırı dozda uyuşturucu aldığı için ölü olarak bulundu ve hala da ölümü bir muammadır.


Zülfikâr Doğan'ın seminerdeki konuşmasının tam metni için tıklayınız.
.



.

Hiç yorum yok: